Sitenin sağında bir giydirme reklam

Çanakkale'de kadınlar, yağmur ve fırtınaya rağmen yürüdüler

Kadın (Web Sitesi) - Web Sitesi | 25.11.2023 - 21:15, Güncelleme: 25.11.2023 - 21:16 36347+ kez okundu.
 

Çanakkale'de kadınlar, yağmur ve fırtınaya rağmen yürüdüler

Çanakkale’de kadınlar, yağmur ve şiddetli fırtınaya rağmen şiddete karşı mücadeleden vazgeçmedi!
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde bir araya gelen siyasi parti, demolratik kitle örgütü ve sivil toplum kuruluşu üyesi kadınlar,  Çanakkale’de yürüyüş gerçekleştirdi. Yağışlı havaya ve şiddetlifırtınaya rağmen yürüyüşü gerçekleştiren kadınlar, basın açıklamasında da yaptı. Çanakkale Ekmek ve Gül Topluluğu, Kepez Özgür Kadın Dayanışması, ELDER-Kadın Danışma Merkezi, Çanakkale DİSK Emekli-Sen, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çanakkale Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 29 Ekim Kadınları Derneği,  CHP  ve Türk Kadınlar Birliği’nin yer aldığı kadınlar  25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla şiddetli yağmur ve fırtınaya rağmen ortak bir yürüyüş düzenledi. Yağışlı havaya ve şiddetli rüzgâra rağmen Golf Çay Bahçesi’nden İskele Meydanı’na kadar sloganlar eşliğinde yürüyen kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”, “Kadın cinayetleri Politiktir”, “kadınlar yaşasın, düzeniniz batsın” sloganlarıyla taleplerini dile getirdi. Yağmur ve şiddetli fırmaya rağmen şiddete karşı mücadeleden vazgeçmeden Golf Çay Bahçesi’nden İskele Meydanı’na kadar yürüyen kadınlar adına Fatma Erdoğan, basın açıklamasını okudu. Kadın cinayetlerinin ve şüpheli ölümlerin arttığına dikkat çeken Fatma Erdoğan, 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledildiğini bildirdi. Sorunlarımız çok ama birlikte mücadelemiz var, buradayız. Sözleriyle konuşmasına başlayan Fatma Erdoğan, açıklamanın şu ifadelerle sürdürdü; “Kadınlar öldürülüyor, birer birer. Sıralanıyor isimleri, ardı ardına, yüzleri buluyor. İyi hal indirimleriyle erkeklik ödüllendiriliyor. 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledildi. Balıkesir’den Ayşe, Diyarbakır’dan Hasret eklendi şimdi listeye. Yaşamını yitiren 107’i kadının ölüm nedeni “şüpheli ölüm”, 243 kadının ölüm nedeni ise “kadın cinayeti” olarak kayıtlara geçti. Kadınları korumayan iktidar resmi verilerini bile tutmuyor. Kadına yönelik şiddetin verileri ancak kadın örgütlerinin araştırmalarıyla çıkarılıyor. Kadınlar, kendilerine emanetler. “Hayatımız fetvalarla karanlığa boğuluyor.” Medeni hukukun yerini fetvalar almış; kadınları evlendiriyor, boşuyor; evlilik yaşını belirliyor, çocuk istismarını aklıyor. Karma eğitimi kaldırmaya yönelik hamleleri hayatın her alanına yaymaya çalışıyor. İstanbul Sözleşmesinin iptali, kadınları şiddetten koruyan yasaların hedef haline getirilmesi, nafaka,  velayet, eğitim hakkı gibi en temel hakların tartışma konusu haline getirilmesi, çocuk evlilikleri teşvik politikaları, kadınları ikinci sınıf yurttaş haline getirecek her türden söylemin meşrulaştırılması, eşitlik hakkına karşı medya, tarikat-cemaatler eliyle yürütülen kampanyalar kadın düşmanlığının en somut göstergeleri oldu.   "Yoksulluğun tüm pençesi kadınların omuzlarında"  Devletin elini çektiği eğitim- sağlık- beslenme- barınma vb. temel haklara asgari düzeyde dahi ulaşılamıyor. Güvencesiz, kayıt dışı, sendikasız, sigortasız, düşük ücretle istihdamın reva görüldüğü kadınlar, işten atılanlar kadınlar, kreşler kapatıldığı, yaşlı bakım hizmeti verilmediği için emeği bir kez de evde yeniden sömürülen kadınlar psikolojik ve ekonomik şiddetin içinde boğuluyor. İktidar nezdinde kadınlar ancak ailenin parçası olduğu, çocuk doğurduğu ve aile içinde kalmaya ikna olduğu sürece makbul sayılıyor. “Haklarımıza ve hayatlarımıza yapılan tüm bu saldırıların tam karşısında mücadelemizle bir aradayız.” Sabah saat 6' da çocuğumuzun okul çantasına bir lokma koyamadan işyerine giderken, sokak ortasında, evde, iş yerinde kaç kadın en yakınındaki erkek tarafından vahşice öldürüldü? Filistin' de yine hangi hastane bombalandı? Kaçak madenlerde kayıt dışı, emeği sömürülen kaç işçi katledildi diye haberlere bakarken içimizi saran acı, duygudaşlığımızdan. İhmallere bağlı hayatımız, asansörde 5 saniye ile ölüm-kalım savaşı verirken, "Okumaya geldik, ölmeye değil" diye kalkan yumruklarımız öfkemizden. Günden güne yoksullaşıp, borç altında ezilirken, bize reva görülen bu hayatta haklarımız gasp edilirken yılmamak, birbirimizden aldığımız güçten. Günden güne sesimiz bastırılıp, kalemimize zincir vurulurken ele avuca sığmayan isyanımız öğrendiklerimizden. Mücadelemizin gücünü, birliğimizden alıyoruz. Biz emekçi kadınlar, bu hayatı her gün üreten kadınlar, dünyanın her yerinde yoksulluğa, baskıya, eşitsizliğe, savaşa ve şiddete ses çıkaran biz kadınlar. Sınır, dil, din, ırk tanımayan birliğimizle buradayız. Bugün yine yeniden özgürlūğün, direnişin ve dayanışmanın sembolü olan Kelebeklerden güç alıyoruz.  63 yıl önce Mirabal kardeşler kadın mücadelesinin şifresiyken, bu mücadele bugün İran' da ve dünyanın her yerinde Mahsa'nın saçlarına dönüşüyor, işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik nedeniyle şiddet sarmalından çıkamayan kadınların sesine ulaşıyor, çocuğunun boğazından bir lokma geçsin diye okula su şişesiyle çorba taşıyan annenin öfkesine karışıyor.   “Yaşamak, sadece hayatta kalmak değil, İnsanca yaşamak istiyoruz.” Mücadeleyi büyüteceğiz. Okullarda bir öğün yemek kampanyasını sürdüren kadınlar olarak, bu sesimize nafaka hakkımıza dokunma sesini de ekleyeceğiz. Anayasa’yı uygulamayan bir iktidarın Anayasa yapamayacağını daha yüksek sesle söyleyeceğiz. 6284 Sayılı Kanun’a dokunulmasına izin vermeyeceğiz. Siyasi iktidarın aile arabuluculuğu dahil olmak üzere Medeni Kanun’da yapmayı planladığı her türlü değişikliğin karşısında olacağız.Savaşa karşı barışı, ırkçılığa, şovenizme karşı kardeşliği, gericiliğe karşı laikliği savunmaya, barış ve demokrasi için mücadele etmeye devam edeceğiz.”  
Çanakkale’de kadınlar, yağmur ve şiddetli fırtınaya rağmen şiddete karşı mücadeleden vazgeçmedi!

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde bir araya gelen siyasi parti, demolratik kitle örgütü ve sivil toplum kuruluşu üyesi kadınlar,  Çanakkale’de yürüyüş gerçekleştirdi. Yağışlı havaya ve şiddetlifırtınaya rağmen yürüyüşü gerçekleştiren kadınlar, basın açıklamasında da yaptı.

Çanakkale Ekmek ve Gül Topluluğu, Kepez Özgür Kadın Dayanışması, ELDER- Kadın Danışma Merkezi, Çanakkale DİSK Emekli-Sen, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çanakkale Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 29 Ekim Kadınları Derneği,  CHP  ve Türk Kadınlar Birliği’nin yer aldığı kadınlar   25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla şiddetli yağmur ve fırtınaya rağmen ortak bir yürüyüş düzenledi.

Yağışlı havaya ve şiddetli rüzgâra rağmen Golf Çay Bahçesi’nden İskele Meydanı’na kadar sloganlar eşliğinde yürüyen kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”, “ Kadın cinayetleri Politiktir”, “kadınlar yaşasın, düzeniniz batsın” sloganlarıyla taleplerini dile getirdi.

Yağmur ve şiddetli fırmaya rağmen şiddete karşı mücadeleden vazgeçmeden Golf Çay Bahçesi’nden İskele Meydanı’na kadar yürüyen kadınlar adına Fatma Erdoğan, basın açıklamasını okudu.

Kadın cinayetlerinin ve şüpheli ölümlerin arttığına dikkat çeken Fatma Erdoğan, 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledildiğini bildirdi.

Sorunlarımız çok ama birlikte mücadelemiz var, buradayız. Sözleriyle konuşmasına başlayan Fatma Erdoğan, açıklamanın şu ifadelerle sürdürdü; “Kadınlar öldürülüyor, birer birer. Sıralanıyor isimleri, ardı ardına, yüzleri buluyor. İyi hal indirimleriyle erkeklik ödüllendiriliyor. 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledildi. Balıkesir’den Ayşe, Diyarbakır’dan Hasret eklendi şimdi listeye. Yaşamını yitiren 107’i kadının ölüm nedeni “şüpheli ölüm”, 243 kadının ölüm nedeni ise “ kadın cinayeti” olarak kayıtlara geçti. Kadınları korumayan iktidar resmi verilerini bile tutmuyor. Kadına yönelik şiddetin verileri ancak kadın örgütlerinin araştırmalarıyla çıkarılıyor. Kadınlar, kendilerine emanetler.

“Hayatımız fetvalarla karanlığa boğuluyor.”

Medeni hukukun yerini fetvalar almış; kadınları evlendiriyor, boşuyor; evlilik yaşını belirliyor, çocuk istismarını aklıyor. Karma eğitimi kaldırmaya yönelik hamleleri hayatın her alanına yaymaya çalışıyor.

İstanbul Sözleşmesinin iptali, kadınları şiddetten koruyan yasaların hedef haline getirilmesi, nafaka,  velayet, eğitim hakkı gibi en temel hakların tartışma konusu haline getirilmesi, çocuk evlilikleri teşvik politikaları, kadınları ikinci sınıf yurttaş haline getirecek her türden söylemin meşrulaştırılması, eşitlik hakkına karşı medya, tarikat-cemaatler eliyle yürütülen kampanyalar kadın düşmanlığının en somut göstergeleri oldu.

 

"Yoksulluğun tüm pençesi kadınların omuzlarında"

 Devletin elini çektiği eğitim- sağlık- beslenme- barınma vb. temel haklara asgari düzeyde dahi ulaşılamıyor. Güvencesiz, kayıt dışı, sendikasız, sigortasız, düşük ücretle istihdamın reva görüldüğü kadınlar, işten atılanlar kadınlar, kreşler kapatıldığı, yaşlı bakım hizmeti verilmediği için emeği bir kez de evde yeniden sömürülen kadınlar psikolojik ve ekonomik şiddetin içinde boğuluyor. İktidar nezdinde kadınlar ancak ailenin parçası olduğu, çocuk doğurduğu ve aile içinde kalmaya ikna olduğu sürece makbul sayılıyor.

“Haklarımıza ve hayatlarımıza yapılan tüm bu saldırıların tam karşısında mücadelemizle bir aradayız.”

Sabah saat 6' da çocuğumuzun okul çantasına bir lokma koyamadan işyerine giderken, sokak ortasında, evde, iş yerinde kaç kadın en yakınındaki erkek tarafından vahşice öldürüldü? Filistin' de yine hangi hastane bombalandı? Kaçak madenlerde kayıt dışı, emeği sömürülen kaç işçi katledildi diye haberlere bakarken içimizi saran acı, duygudaşlığımızdan. İhmallere bağlı hayatımız, asansörde 5 saniye ile ölüm-kalım savaşı verirken, "Okumaya geldik, ölmeye değil" diye kalkan yumruklarımız öfkemizden. Günden güne yoksullaşıp, borç altında ezilirken, bize reva görülen bu hayatta haklarımız gasp edilirken yılmamak, birbirimizden aldığımız güçten. Günden güne sesimiz bastırılıp, kalemimize zincir vurulurken ele avuca sığmayan isyanımız öğrendiklerimizden. Mücadelemizin gücünü, birliğimizden alıyoruz.

Biz emekçi kadınlar, bu hayatı her gün üreten kadınlar, dünyanın her yerinde yoksulluğa, baskıya, eşitsizliğe, savaşa ve şiddete ses çıkaran biz kadınlar. Sınır, dil, din, ırk tanımayan birliğimizle buradayız.

Bugün yine yeniden özgürlūğün, direnişin ve dayanışmanın sembolü olan Kelebeklerden güç alıyoruz.  63 yıl önce Mirabal kardeşler kadın mücadelesinin şifresiyken, bu mücadele bugün İran' da ve dünyanın her yerinde Mahsa'nın saçlarına dönüşüyor, işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik nedeniyle şiddet sarmalından çıkamayan kadınların sesine ulaşıyor, çocuğunun boğazından bir lokma geçsin diye okula su şişesiyle çorba taşıyan annenin öfkesine karışıyor.

 

“Yaşamak, sadece hayatta kalmak değil, İnsanca yaşamak istiyoruz.”

Mücadeleyi büyüteceğiz. Okullarda bir öğün yemek kampanyasını sürdüren kadınlar olarak, bu sesimize nafaka hakkımıza dokunma sesini de ekleyeceğiz. Anayasa’yı uygulamayan bir iktidarın Anayasa yapamayacağını daha yüksek sesle söyleyeceğiz. 6284 Sayılı Kanun’a dokunulmasına izin vermeyeceğiz. Siyasi iktidarın aile arabuluculuğu dahil olmak üzere Medeni Kanun’da yapmayı planladığı her türlü değişikliğin karşısında olacağız.Savaşa karşı barışı, ırkçılığa, şovenizme karşı kardeşliği, gericiliğe karşı laikliği savunmaya, barış ve demokrasi için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

 

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetehalkim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.