DEM Parti heyetinden Edirne ziyareti: Demirtaş 'destek' vurgusu yaptı, 'çağrının muhatabı biz değiliz' dedi
DEM Parti heyetinden Edirne ziyareti: Demirtaş 'destek' vurgusu yaptı, 'çağrının muhatabı biz değiliz' dedi
Selahattin Demirtaş'ı ziyaret eden DEM Parti heyeti ikinci İmralı görüşmesinin yakın zamanda olabileceği sinyalini verdi. Şeffaflık vurgusu yapan Demirtaş'sa "somut güven verici adımlara" işaret etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan "yeni süreç" kapsamında İmralı'da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme yapan DEM Parti heyeti, bugün Edirne F Tipi Cezaevi'nde eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı'yı ziyaret etti.
Ziyaret sonrası DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan, Meclis Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ve yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk'ten oluşan heyet gazetecilere açıklama yaptı. Açıklama, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyarbakır'daki konuşması sonrası geldi.
Yaklaşık 3 saat süren görüşmenin ardından konuşan Sırrı Süreyya Önder, " Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı'nın sağlıkları gayet iyi. Gelişmekte olan sürece desteklerinin tam olduğunu iletmemizi istiyorlar. Selahattin Demirtaş'ın sosyal medya hesabından da ayrıntılı bir açıklama yapılacak" dedi. "Sürecin şeffaf yürümediğine" ilişkin yapılan eleştirilere tepki gösterdi. "Eğer bu fırsatı da kaçırırsak, 72 taraf bu sürece müdahil olacak. İlk defa böyle geniş bir paydada buluştuk. Barışın kaybedeni olmaz. Herkes kazanır. Kaybedeni hiç yoktur" diye konuştu.
"Yüreğimiz elimizde geziyoruz" diyen Önder, kamuoyundan saklanan bir şey olmadığını söyledi, yarın ayrıntılı bir açıklama yapılacağını ifade etti. İkinci İmralı ziyaretinin tarihinin net olmadığını ama "Çok uzayacağını düşünmediğini" belirtti.
Türk: 'Türkiye'nin Ortadoğu'da demokrasiyi ihraç edecek bir noktaya gelmesini istiyoruz'
Ahmet Türk ise "Bizim çabamız barış için. İnanıyorum ki Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün de Türk'e ihtiyacı var. Biz barışı sağlayarak Türkiye'nin daha güçlü olmasını, Türkiye'nin Ortadoğu'da demokrasiyi ihraç edecek bir noktaya gelmesini istiyoruz" dedi. "Amaçlarının halkların kardeşliği olduğunu" dile getirdi.
Moralleri yüksek ayrıldıklarını belirten Pervin Buldan da Demirtaş ve Mızraklı'nın her koşulda ve her şartta sürecin arkasında olacaklarını söylediklerini vurguladı.
DEM Parti heyeti, yarın (12 Ocak) Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile bir görüşme gerçekleştirilecek.
Selahattin Demirtaş'tan ilk açıklama
Açıklamanın ardından Selahattin Demirtaş'ın sosyal medya hesabından bir paylaşım yapıldı.
Şeffaflık vurgusu yapan Demirtaş, "Çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz" dedi. "Güven verici somut adımların hızlıca atılması gerektiğine" işaret eden Demirtaş, "barışın inşasını sağlayacağını umduğunu" ifade ederek "sürece" destek olduğunu duyurdu. Erdoğan, Bahçeli ve Özel'e de teşekkür etti.
Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:
"Büyük bir fedakarlık ve ciddiyetle çalışmalarını sürdüren heyetimize de teşekkürlerimi sunarken ayrıca kendilerine, partimiz DEM Parti'ye, özellikle İmralı Tecrit Adasında demokratik çözüm ve barış için büyük çaba sarf eden Sayın Abdullah Öcalan'a güven ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum.
Bu dönemin en hassas konusu kamuoyu desteğidir. Bu nedenle şeffaflık son derece önemli ve gereklidir. Heyetimizin, şeffaflığın gereği olarak Meclis'teki siyasi partileri bilgilendirmesi, önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütlerini, siyasi ve toplumsal çevreleri bilgilendirecek olması değerlidir. Ayrıca barış dilinin tüm çevrelere hakim olması da önemlidir. Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj, aşağılama dilinden ve provokatif söylemlerden uzak durmalı, yenme ve yenilme üzerinden boş ve anlamsız bir retorik oluşturmak yerine herkesin, hepimizin kazanacağı ortak bir gelecek üzerinde durmalıdır.
Her ne kadar sürece bir isim konulmasından ısrarla kaçınılıyor olunsa da bizim açımızdan bu süreç. 'Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik' sürecidir. Bizler demokratik, barışçıl zeminde siyaset yapan aktörler olarak çatışmaların, şiddetin kalıcı şekilde son bulmasını arzuluyor, istiyor, destekliyoruz. Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Olası bir çağrının tüm inisiyatifi elbette kendisindedir. Kendisinin de belirttiği gibi, böylesi bir çağrının hukuki, siyasi zeminini oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır. Bizler, barış girişimlerine bu aşamada her türlü desteği sunarız. Ancak çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz. Siyasetçiler olarak bizim rolümüz ve misyonumuz, barış zeminini güçlendirmek, tarafları barış için cesaretlendirmek, teşvik etmek ve barışı kolaylaştırmaktır. Fakat bundan da öte temel sorumluluğumuz; demokrasi, özgürlükler, eşitlik, adalet ve temel insan hakları için barışçıl, sivil, siyasi mücadeleyi büyütmektir. Bu mücadelenin kanal ve imkanlarının şimdiden açılması gerekir ki barış zemini de güçlensin. Bu hususu da ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.
Herkes şunu bilmeli ki, ortada bazı iyi niyetler ve bu iyi niyetlerle yürütülen hazırlıklar var. Ancak sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için, güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor. Yıllardır bu topraklarda tarifi imkansız acılara neden olan ve ülkenin bütün enerjisini tüketen çatışmaların ortadan kaldırılması, siyasal bir barışın sağlanması için her türlü desteği vermeye hazırız.
Ancak siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin yararına olur. Bu şekilde, siyasal barışın toplumsal desteği de artar, halkın ekseriyetinin sahiplenmesiyle tüm provokasyonlar ve baltalama girişimleri de boşa çıkar.
Yine bu kritik ve tarihi dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti liderlerine, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, desteğimi iletiyorum. Her türlü kişisel, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağımı belirtiyorum.
Son olarak şunu da özellikle belirtmek istiyorum; Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye'ye dönüktür. Barış ve güçlü bir demokrasi inşa edilebilirse bu süreçten hep birlikte kazanarak çıkacağımıza inanıyorum. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yönünü, yüzünü tüm Kürtlere çevirerek büyük ve onurlu barışın inşasını sağlayacağını umuyor, diliyorum."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.