Samandağ’da Kadınlar Sokağa Çıktı
Samandağ’da Kadınlar Sokağa Çıktı
Kadınlar, "Üstü örtülen erkek şiddetine, kayıplara ve cinayetlere asla alışmayacağız, susmayacağız ve hesap soracağız" diyerek, bu olayların üzerine gidilmediği sürece şiddetin süreceğine dikkat çekti.
Hatay'ın Samandağ ilçesinde kadınlar, son günlerde artan kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete karşı eylem düzenleyerek tepkilerini dile getirdiler. Eski PTT önünde toplanan kadınlar, ellerinde "Kadın cinayetleri son bulana kadar size huzur yok!" yazılı pankartlarla Abdullah Cömert Parkı'na kadar yürüdüler. Eylemi organize eden Mor Dayanışma ve Liseli Cadılar, artan kadın cinayetlerine karşı devletin etkisiz politikalarını eleştirirken, kadınlar erkek şiddetine karşı 25 Kasım’da daha güçlü bir sesle meydanlarda olacaklarını belirttiler.
"Erkek Adaletin Ellerinde Kadınların Kanı Var"
Eylem sırasında kadınlar, Türkiye'de her gün kadınların katledildiğini, tacize veya tecavüze uğradığını vurguladı. “AKP iktidara geldiğinden bu yana artan şiddetle kadınlar, LGBTİ+’lar, çocuklar ve hayvanlar sürekli tehdit altında" diyerek ülkede hiçbir canlının güvende olmadığını ifade ettiler. Kadınlar, faillerin cezasız kalmasının erkek şiddetini teşvik ettiğini, erkek egemen hukuk düzeninin ise bu şiddeti beslediğini dile getirdi. Özellikle AKP-MHP hükümetinin cezasızlık politikalarıyla şiddeti artırdığına dikkat çeken kadınlar, “Yasaları uygulamayıp failleri serbest bırakan, şiddeti izlemeye zorlayan bu çürümüş düzene teslim olmayacağız” dediler.
Kadınların Öfkesi: “Sıfır Tolerans Mı, Cezasızlık Mı?”
Kadınlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a yönelik tepkilerini de dile getirdiler. Katledilen kadınlar için ‘sıfır tolerans’ diyen Bakan Göktaş’a, “İstanbul Sözleşmesi’ni feshedip 6284 sayılı yasayı tartışmaya açmak failleri cezasızlıkla ödüllendirmek mi sizin sıfır tolerans dediğiniz?” diye sordular. Kadınlar, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği 2021 Mart ayından bu yana yaklaşık 1200 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, 850 kadının ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini vurguladılar. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmamış ve 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulanmış olsaydı bu kadınların çoğunun hayatta olabileceğini belirttiler.
Eylemciler ayrıca, yıllardır bulunamayan Gülistan Doku’nun akıbetini ve şüpheli şekilde öldürülen kadınlar Narine ve Rojin Kabaişe’nin faillerinin neden hala adalet önüne çıkarılmadığını sordu. Kadınlar, "Üstü örtülen erkek şiddetine, kayıplara ve cinayetlere asla alışmayacağız, susmayacağız ve hesap soracağız" diyerek, bu olayların üzerine gidilmediği sürece şiddetin süreceğine dikkat çekti.
"Kutsal Aile Diyerek Kadınları ve Çocukları Hapsetmeye Çalışıyorsunuz"
Kadınlar, hükümetin "kutsal aile" kavramını kullanarak kadınları ve çocukları baskı altına almaya çalıştığını, ancak bu aile yapısının içinde şiddet ve istismarın barındığını ifade ettiler. Boşanmak istedikleri erkekler tarafından öldürülen kadınları hatırlatan eylemciler, defalarca şikayet edilmesine ve uzaklaştırma kararları alınmasına rağmen kadınların korunmadığını belirttiler. Kadınlar, “AKP iktidarı kadınları öldüren erkekler karşısında ne yapıyor? Hangi önlemleri alıyor? Tek yasa olan 6284’e saldırıyor, adaleti sağlamıyor” diyerek, kadın cinayetlerine karşı devletin kayıtsız kalmasını eleştirdiler.
Ayrıca, kadın cinayetlerine karşı yapılan önerge ve araştırmaların Meclis’te reddedilmesine de tepki gösterdiler. Narin ve diğer kadınlar için adaletin sağlanmadığını, kadınlar sokaklarda barışçıl eylemler düzenlerken polis barikatlarıyla karşılaştıklarını söylediler. Kadınlar, “Bizi koruyacak yasaları uygulamayan devlet, sürekli af yasaları çıkararak failleri serbest bırakıyor. Biz televizyonlarda verilen sözlere değil, uygulanan yasalara ve sağlanamayan adalete bakıyoruz” dediler.
25 Kasım’a Çağrı: “Erkek Şiddetine Karşı En Gür Sesimizle Yan Yana Gelelim”
Eylemde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde daha büyük bir dayanışma çağrısı yapıldı. Kadınlar, “Bunlar münferit olaylar değil, devletin önlemediği erkek şiddetidir” diyerek AKP-MHP hükümetini kadın cinayetlerinin suç ortağı olmakla suçladı. Ayşenur ve İkbal’in katilinin sadece Semih Çelik değil, aynı zamanda bu cinayetlerin önlenememesinden sorumlu hükümet olduğunu ifade ettiler.
Kadınlar, şiddete karşı yalnız olmadıklarını ve kadın dayanışmasının gücünü vurguladılar. “Yaşamak istiyoruz” diyen eylemciler, tüm kadınların, LGBTİ+ bireylerin, çocukların ve hayvanların özgürce var olabileceği bir ülke için mücadele ettiklerini belirttiler. Kadınlar, tacizcilerin ve katillerin hak ettikleri cezayı almalarını talep ederken, bu erkek egemen düzene karşı yalnız olmadıklarını ve 25 Kasım’da en güçlü sesleriyle bir araya geleceklerini ifade ettiler.
Eylemin sonunda kadınlar, "Bu erkek düzenine karşı omuz omuza, el ele mücadele edeceğiz. Birbirimizden aldığımız cesaretle, 25 Kasım’da erkek şiddetine karşı en gür sesimizle meydanlarda olacağız" diyerek, dayanışmanın ve mücadelenin önemine vurgu yaptılar.
Samandağlı kadınlar, kadına yönelik şiddete karşı tepkinin her geçen gün daha da büyüdüğünü gösterirken, kadınlar hem yasal hem toplumsal adaletin sağlanması için seslerini daha yüksek bir şekilde duyurmaya kararlı olduklarını bir kez daha ortaya koydular. 25 Kasım'da sokaklarda olacak kadınlar, hak ve özgürlükler için mücadele etmeye devam edeceklerini ilan ettiler.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.